İnsanın yapay zekayla ilişkisinde en aktif ve rahat kuşak Z kuşağı. Onlar için, teknolojiye adapte olmak diye bir kavram pek geçerli değil. Kolaylıkla kavrıyor ve yoğun biçimde kullanıyorlar. Bu yönleriyle kendilerini X ve Y kuşağından net biçimde ayrıştırıyorlar. Z kuşağının yapay zekayla ilişkisinin merkezinde, yapay zekayla başka neler yapabilirim sorusu var.
X ve Y kuşağı olarak bizler ise, yapay zekayı “sonradan görenleriz”. Bizim içine doğduğumuz dünyada yapay zeka yoktu. Sonradan dahil oldu. Ancak hayatımızda hızla yer kapladığı için, yapay zekaya uyumlanmak “zorunda” hissediyoruz kendimizi. Kendimizi pek de rahat hissetmediğimiz, temkinli ve tedirgin olduğumuz ve zorunlu olarak sürdürdüğümüz bir ilişkimiz var yapay zekayla.
65 yaşın üstündekilerde ise, internet ve yapay zeka kullanımı, yok denecek kadar az. Bu nedenle, Z kuşağından geriye doğru gittikçe, insanın yapay zekayla olan ilişkisinde endişe düzeyi gittikçe artıyor.
Elon Musk, GPT4 çıktığında endişesini, “Bu yapay zeka beni strese sokuyor” diyerek itiraf etmişti. Ancak Musk’ın bahsettiği endişenin, hem bireysel hem de toplumsal boyutu var. Musk, insanın yapay zekayı kontrol edebilen taraf olması gerektiğini, ama bu konuda hiçbir yasal ve hukuki altyapının olmadığını sık sık vurguluyor.
Future of Life'ın geçenlerde yaptığı çağrı, tam da bu endişeyi dile getiriyordu. Future of Life, tüm yapay zeka laboratuarlarının, GPT4'den daha güçlü yapay zeka eğitim denemelerini EN AZ 6 AY SÜREYLE DURDURMASINI istedi.
Umuyoruz ki önümüzdeki aylarda insan ve yapay zeka arasındaki ilişki, hukuki ve etik bir zemine kavuşarak konunun toplumsal boyutu çözümlenir.
X ve Y Kuşağının Bireysel Endişesi
Peki ya X ve Y kuşağının, yapay zekayla ilişkisinde bireysel olarak hissettiği zorundalık, yabancılık ve endişe hissi ne olacak?
Bence bireysel kaygının çözümü, kişinin kendine bakış açısını değiştirmesinde ve taklit edilemez ve biricik insani özelliklerini hatırlamasında yatıyor.
Yapay zekayı tasarlayan ve onu kendi faydasına kullanan insanın, benzersiz ve taklit edilemeyen özellikleri neler?
1. Yaratıcılık, Özgünlük, Hayal Gücü
2. Sevgi
3. Tutku
4. Sezgisellik ve Sağduyu
5. Duygusal Zekâ ve Empati
6. Sosyal Zekâ: Uyum ve Esneklik
7. Açık Fikirlilik
8. Cesaret ve Risk alabilme
9. İnsana özgü deneyimler
10. Etik anlayış: Vicdan ve Adalet duygusu
11. Toplumsal ve İnsani bakış açısıyla karmaşık düşünebilme ve karar alabilme
Bu durumda mesele; yapay zekanın bize ne yapacağı meselesi değil.
Aksine asıl mesele, “benzersiz ve taklit edilemez” özelliklerimizle” bizim ne yapacağımız.
Taklit edilemez özelliklerimizi hatırladığımızda, yapay zekaya bakış açımız ve düşüncemiz değişecek; bu da, davranışlarımızı ve hislerimizi değiştirecek. Böylece, yapay zeka ile ilişkimizde kontrolü ve denetimi elimize almış olacağız.
Ve yapay zekâ, tüm “yapaylığıyla” bize hizmet etmeye ve fayda vermeye devam edecek.
Öyleyse şimdi, yapay zekâ ile bireysel ilişkimizi yeniden şekillendirme zamanı.
X ve Y kuşağı olarak bizler ise, yapay zekayı “sonradan görenleriz”. Bizim içine doğduğumuz dünyada yapay zeka yoktu. Sonradan dahil oldu. Ancak hayatımızda hızla yer kapladığı için, yapay zekaya uyumlanmak “zorunda” hissediyoruz kendimizi. Kendimizi pek de rahat hissetmediğimiz, temkinli ve tedirgin olduğumuz ve zorunlu olarak sürdürdüğümüz bir ilişkimiz var yapay zekayla.
65 yaşın üstündekilerde ise, internet ve yapay zeka kullanımı, yok denecek kadar az. Bu nedenle, Z kuşağından geriye doğru gittikçe, insanın yapay zekayla olan ilişkisinde endişe düzeyi gittikçe artıyor.
Elon Musk, GPT4 çıktığında endişesini, “Bu yapay zeka beni strese sokuyor” diyerek itiraf etmişti. Ancak Musk’ın bahsettiği endişenin, hem bireysel hem de toplumsal boyutu var. Musk, insanın yapay zekayı kontrol edebilen taraf olması gerektiğini, ama bu konuda hiçbir yasal ve hukuki altyapının olmadığını sık sık vurguluyor.
Future of Life'ın geçenlerde yaptığı çağrı, tam da bu endişeyi dile getiriyordu. Future of Life, tüm yapay zeka laboratuarlarının, GPT4'den daha güçlü yapay zeka eğitim denemelerini EN AZ 6 AY SÜREYLE DURDURMASINI istedi.
Umuyoruz ki önümüzdeki aylarda insan ve yapay zeka arasındaki ilişki, hukuki ve etik bir zemine kavuşarak konunun toplumsal boyutu çözümlenir.
X ve Y Kuşağının Bireysel Endişesi
Peki ya X ve Y kuşağının, yapay zekayla ilişkisinde bireysel olarak hissettiği zorundalık, yabancılık ve endişe hissi ne olacak?
Bence bireysel kaygının çözümü, kişinin kendine bakış açısını değiştirmesinde ve taklit edilemez ve biricik insani özelliklerini hatırlamasında yatıyor.
Yapay zekayı tasarlayan ve onu kendi faydasına kullanan insanın, benzersiz ve taklit edilemeyen özellikleri neler?
1. Yaratıcılık, Özgünlük, Hayal Gücü
2. Sevgi
3. Tutku
4. Sezgisellik ve Sağduyu
5. Duygusal Zekâ ve Empati
6. Sosyal Zekâ: Uyum ve Esneklik
7. Açık Fikirlilik
8. Cesaret ve Risk alabilme
9. İnsana özgü deneyimler
10. Etik anlayış: Vicdan ve Adalet duygusu
11. Toplumsal ve İnsani bakış açısıyla karmaşık düşünebilme ve karar alabilme
Bu durumda mesele; yapay zekanın bize ne yapacağı meselesi değil.
Aksine asıl mesele, “benzersiz ve taklit edilemez” özelliklerimizle” bizim ne yapacağımız.
Taklit edilemez özelliklerimizi hatırladığımızda, yapay zekaya bakış açımız ve düşüncemiz değişecek; bu da, davranışlarımızı ve hislerimizi değiştirecek. Böylece, yapay zeka ile ilişkimizde kontrolü ve denetimi elimize almış olacağız.
Ve yapay zekâ, tüm “yapaylığıyla” bize hizmet etmeye ve fayda vermeye devam edecek.
Öyleyse şimdi, yapay zekâ ile bireysel ilişkimizi yeniden şekillendirme zamanı.
